Türkiye’de Çocuk Olmak

Feray Karagöz
716OKUNMA
  Yorum Gazetesi   23 Nisan 2014

Merhabalar değerli okuyucularım;

Tek bir cümle ile özetlenemeyecek kadar derindir Türkiye’de çocuk olmak.

Kendi çocukluğum da dahil olmak üzere onlarca güzel çocukluk gördüm. Benimle büyüyen yüzlerce gülen yüz vardı. Ama işte, Türkiye’de kadın olmak, azınlık ve işçi olmak ne kadar zorsa, Türkiye’de kesin ve net maddi-manevi çizgilerle ayrılmış çocukluk da o kadar zordur.

Bu haftaki yazım bu nedenle haftanın önemini de içine alarak 23 NİSAN Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı üzerine.

Önce biraz geçmiş tarihimizi bir yoklayalım isterim.

Türk milleti, 23 Nisan 1920’de, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni kurarak, yeni bir devletin temelini atmış oldu. Bu tarih, egemenliğin hanedandan alınıp Millete devredilişinin resmen başlangıcını oluşturan bir devrimin tarihidir. Böyle bir devrimin, yüzyıllar boyu, değil gerçekleştirilmesi, hayal edilmesi bile mümkün değildi. 23 Nisan 1920, sadece TBMM’nin kuruluş günü değildir. Bu gün, aynı zamanda demokratik parlamenter rejimin temelinin de atıldığı gündür.

Milli devlet ve tam bağımsızlık ilkeleriyle birlikte Atatürk’ün devlet anlayışının temellerini oluşturan üçüncü ana ilke, MİLLİ EGEMENLİKTİR.

Milli egemenlik, devlet içinde en üstün buyurma kudreti olarak tanımladığımız egemenliğin, millete ait olduğunu ifade eder.

Atatürk’e göre milli egemenlik, sadece padişahlığın değil, eski veya yeni bütün kişisel yönetim biçimlerinin karşıtıdır. ‘’Türkiye devletinde ve Türkiye devletini kuran Türkiye halkında tacidar yoktur, diktatör yoktur. Bütün cihan bilmelidir ki, artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da milli egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve varlığıdır.’’

İşte bu EGEMENLİK çatısı altında bunca yıldır kutlarız hep 23 Nisanlarımızı…

Cumhuriyetimizin en önemli kuruluş felsefesi olan ‘’Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir.’’ sözünün anlam ve önemini çok iyi kavramış bir millet olarak, gelecek nesillerimize daha modern bir Türkiye bırakacağımızdan hiç şüphem yoktur. Ülkemize ve yarının büyükleri olacak çocuklarımıza en temel görevimiz budur.

İşte bu nedenle MİLLİ EGEMENLİK Bayramı olan 23 Nisan çocuklarımız için kutlanmaktadır. Ama ülkemizde yaşadığımız çocuk sorunlarını şöyle bir düşünecek olursak tablo vahim. Neden mi?

Konu uzun ama öncelikle Türkiye’de kız çocuk olmak, evcilik oyununun kabusa dönmesidir; Abi’nin koca, Amca’nın kayınpeder olmadı demektir. Eğitim hakkının elinden alınması, mahalle baskısı, başlık parası, töre kurbanı, berdel demektir. Tecavüze uğrayıp, rızası vardı denilmek yahut devlet koruması istediğin halde öldürülmektir. Dedim ya Türkiye’de çocuk olmak zordur: Çoğu zaman hiç çocuk olamamak yahut insanca yaşayamamak demektir.’’

Yine de bir T.C. Vatandaşı olarak ümidim var çocuklarımızdan. Her ne kadar siyasi arenada çalışma sevdasını koltuk sevdasına değişenler olsa da, bir türlü düzene girmeyen eğitim sistemimiz olsa da, yoksulluk sınırı asgari ücretin altında olup okul hayalleri kuran çocuklarımız ve özellikle kız çocuklarımız olsa da gerek bu düzene meydan okuyan bilinçli anne-babalar oldukça, bu uğurda misyon edinmiş sivil toplum kuruluşları oldukça, Milli Egemenliğimizi her daim zikredecek bilinçli TC vatandaşlarımız oldukça hala ümidim var.

Her 23 Nisan Çocuk Bayramı’nda ekilecek sevgi, barış ve hoşgörü tohumlarının dünyamızda barış ve sevgi ormanı oluşturacağını biliyorum. Çünkü bütün çocukların yüreklerinde bu orman için kocaman bir saflık var.

Dedim ya benim ümidim var…

Saygılarımla.

2020 © Tüm hakları saklıdır. Feray Karagöz