Türkiye’de Çocuk Olmak
Feray Karagöz
23 Nisan denince hemen içimizdeki çocuk dahil herkeste bir sevinç.
Kendi çocukluğumu düşünüyorum da; stadyumdaki dünyanın dört bir yanından gelen çocukların gösterileri TRT ekranında. Nasıl güzeldi o günler.
Şimdilerde ise o günleri unutturacak siyasi politikalarla çok çabuk büyümek zorunda kalıyor çocuklarımız.
Gösteriler iptal edildi, Andımız yasaklandı, kız çocuklarının kıyafetleri sansürlendi. Çocuklardan şehvet duyan büyüklerimiz birer namus bekçisi kesildi.
Çocuk istismarı vakalarıyla sarsıldıkça sarsıldık. İçimiz kan ağladı.
23 Nisanda dünya çocuklarını bir araya getiren bayramlarımız yerine, daha çok dünya bizi çocuk istismarında konuşur oldu.
Devlet büyüklerimiz, kanaat önderlerimiz, kamuda çalışan yöneticilerimiz çocuk üzerinden siyasi politika ve popülaritelerini arttıracak skandal açıklamalarda bulurken, bir yandan da –mış gibi yasa tasarıları hazırlayarak,tüm sorunları halının altına süpürmeyi tercih ettiler.
En son hazırlanan kanun tasarısına bakalım isterseniz. Alanda yıllardır çalışan STK’larla bir kez bile bilgi alışverişinde bulunmadan, Uluslararası sözleşmeleri hiçe sayarak hazırlanan tasarı –Mış gibi yapılan bir tasarı.
Özellikle hukukçuların madde madde yapacakları incelemelerinde daha fazla ayrıntı bulacakları bu kanun tasarısı ne yazık ki koca bir hayal kırıklığından, balondan ibarettir. Çocukların cinsel istismardan korunmasının tek yolu suçların faillerini ağır şekilde cezalandırmak değildir. Ağır cezalar, failler bakımından etkili olabilirse de yeni faillerin ortaya çıkmasını önlemeye yeterli olmayacaktır. Asıl sorun, yasal düzenlemeden değil, yargılama kalitesinden ve yargı sisteminin içinde bulunduğu zihniyet dönüşümünün sağlanmamış olmasından, Uluslararası sözleşmelerden olan İstanbul Sözleşmesi’nin gerektiği şekilde uygulanmıyor olmasından ve elbette toplumsal cinsiyet eşitliğini yüksek sesle dile getirecek “siyasi irade eksikliğinden” kaynaklanmaktadır.
Sayın Milletvekilleri; Gözlerinizi ve kulaklarınızı daha fazla açın. Bu ülke vasıfsız yöneticilerin, vasıfsız kanun yazıcıların oyuncağı olmayacak. Unutulmasın ki, bu tasarıya karşı kamuoyu oluşturma mecburiyeti siyaset üstü bir konudur. Tüm milletvekilleri ve kamuoyu geleceğimiz olan çocuklarımıza sahip çıkmalı, söz konusu yasa tasarısının reddi için var gücümüzle çalışmalıyız.
Her çocuğa eşit eğitim fırsatı verildiğinde, çocuk gelinler diye bir terim ortadan kalktığında, çocuk istismarının olmadığı bir düzende 23 Nisanı kutlamak anlamlı olur aslında.
Ülkemizin üzerindeki bu kara bulutlar dağılacak ve her çocuk bu güzel ülkemde Atatürk’ün emanet ettiği düzende hak ettiği biçimde yaşam standardına kavuşacak.
Unutmayalım ki;
Baskı altında yapılan her eylem olumsuz sonuçlar doğurur.
Dinsel baskı münafıklığı, cinsel baskı tecavüzleri, ekonomik baskı hırsızlığı yolsuzluğu rüşveti, makam baskısı adamcılığı, hukuka baskı adaletsizliği beyin göçünü doğurur.
Ama Özgürlüğe baskı, Devrimleri ve Cumhuriyeti doğurur.
Saygılarımla…
2020 © Tüm hakları saklıdır. Feray Karagöz